top of page
Mustafa Cerit/ İş kazaları kaza mı, cinayet mi?
7435_image1.jpg
Son zamanlarda iş cinayetleri hızla artıyor

 

 

İş kazalarında, dünya da üçüncü, Avrupa da birinciyiz. Bu durum gösteriyor ki, bizdeki kaza değil, tedbirsizlik, yani cinayet.

Dünyada iş kazalarında El Salvador, birinci, Cezayir ikinci sırada. Türkiye ise bunların ardından üçüncü sırada.

Bir iş kazasına kaza diyebilmek için, bütün tedbirlerin alınmış olmasına rağmen, tahmin edilemeyen bir kaza sonucu meydana gelmesi gerekir.

Defalarca tekrar edilmiş, gerekli tedbir alınmamışsa, bu kaza değil, cinayettir.

Bu kazaların sorumlusu % 80 oranında işverenlerdir.

Ülkemizdeki iş kazaları basit tedbirlerin alınması ile önlenebilecek kazalardır.

Peki! Bu basit tedbirler neden alınmıyor?

İş güvenliği ve işçi sağlığı için bir takım araç gereç gerekiyor. Bu da işverene mali külfet getiriyor. Devletin yetkili organları da gerekli denetimleri yapmıyor. Bunun sonucu kazalar kaçınılmaz.

Sadece sebep bumu?

İş kazalarının çoğu örgütsüz işçilerde görünüyor. Sendikalı  iş yerlerindeki toplu sözleşmelerde, işçi sağlığı ve iş güvenliği konularında maddeler bulunuyor. Uygulanıp uygulanmadığı, temsilciler tarafından denetleniyor. Elbette bu, gerçek sendikalar için geçerli. Bazı sendikalar, diğer görevleri gibi, bu görevi de yerine getirmiyor, savsaklıyor.

Bir başka neden, taşeronlaşma ve uzun çalışmadır.

Günümüzde taşerona verilen işlerin, ihale gereği, zamanında yetiştirilmesi için, işçiler uzun süreli ve hızlı çalıştırılıyor. Uzun zaman ve hızlı çalışan işçi, yorgunluk nedeniyle, dikkat dağılması sonucu kazaya uğrayabiliyor. Yani acele işe kaza karışıyor.

İş kazalarını minimuma indirmek için, işçilerin örgütlenmesi, hem de sağlam sendikalarda örgütlenmesi gerekir. "Ben sendikada örgütlendim" demek yetmez. Sendikanın faaliyetini beğenmiyorsan, yönetimlere talip olmalısın. Bunun içinde, sendikacılığı öğrenmelisin.

Örgütsüz işçi yalnızdır, sahipsizdir, güçsüzdür.

bottom of page