top of page

Cam işvereni nankör mü?

ŞİŞECAM İŞVERENİ NANKÖR MÜ ?

Şişecam'ın işten attığı 90 işçi için; 16 Ağustos tarihinde yayımlanan yazımı tekrar dikkatinize sunuyorum: Duyduk ki, Trakya Şişecam’dan 300 işçi atılacakmış. Duyduk ki, dört kez greve çıkan, her defasında Türkiye’yi sallayan, son grevinde tekmil milletin gözünü üstünde toplayan o kahraman işçi, o Mustafa Kemal’in işçileri, karalar bağlamış. Ve de duyduk ki, sendika yöneticileri “Yapacak bir şey yok” der gibiymiş. Ama hem işçinin ruh hali, hem de sendikacılar hakkındaki söylentilerin doğru olmadığına eminim. Böyle olmadığını da göreceğiz. Sözüm işverenedir. Son sözü baştan söylemek gibi olacak, ama olsun, başlıktaki soruyu tekrar soruyorum: “Şişecam işvereni nankör mü?”

TEMELİNİ MUSTAFA KEMAL ATTI

Biraz geriye gidelim beraber: 1935’te yola çıktı bu işletme. Atatürk ve Cumhuriyet yoktan var etti. İşçi tırnaklarıyla kazdı her santimetresini. Sonra üretti, üretti, üretti. Gece gündüz demedi, hastalanmadı, acıkmadı, susamadı, üretti. Ele güne muhtaç olmayalım, muhannete el açmayalım, düşmana teslim olmayalım diyeydi gaye. Savaştık Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Antep’te, Urfa’da, sonra kattık önümüze Afyon Ovası’nda, ta ki İzmir’den denize dökünceye kadar.

Kan döktü bu millet, can verdi. Öyle üç beş değil, on binler, yüz binler verdi toprağa. Şişecamlar, Sümerbanklar, Tekellerimiz olsun, kendi madenlerimiz olsun diyeydi o canını feda edenlerin gayesi.

Bakın cama hayat veren o kum tanelerinin hamuruna, şehitlerin kanlarıdır silisi hamur yapan, cam yapan. Şişecam gavura el açmamaktı. Bağımsız, güçlü, kendine yeten, sokaklarda açları olmayan ülkeydi Şişecam. Buydu Mustafa Kemal’in 1935’te temeline attığı ülkü.

Afyon Ovasından, Dumlupınar’dan, Demirci Mehmet Efeden, Yörük Ali Efeden, Karabekir’den, Karayılan’dan, Topal Osman’dan, Kara Fatma’dan ve Nene Hatun’dan doğdu Şişecam.

Ve onların torunları, Atatürk’ün “üretelim, kendi ekonomimizi kuralım” talimatında, “size ölmeyi emrediyorum” narasındaki destansı aşkı keşfettiler. Bugün Şişecam dünyanın zirvesinde ise, keramet bu bilinçtedir, bu kökte, bu hamurda, bu imandadır.

ÜÇ KURUŞU ÇOK GÖRDÜNÜZ

Lüleburgaz, Mersin, Gebze, Eskişehir ve Yenişehir’de, boğaz tokluğuna çalışan, kolları, bacakları, boyunları, belleri sakatlandığı halde gıklarını bile çıkarmayan o kahramanlardır Şişecam’ı Avrupa birincisi yapan. Ama sayın yöneticiler, anlamadınız, fedakârlığı, üretkenliği, aşkı görmediniz. Bugün dünya devi haline gelmiş olan kurumun, kimlerin elleri üstünde yükseldiğini görmek istemediniz. Yazdınız neon ışıklarıyla bu zirveleri, övündünüz lüks salonlarda, raporlara yazdınız gururla, ama bu gururu size yaşatan işçiyi görmek istemediniz. Üç kuruş zam istediler, ama dört kez greve zorladınız bu kahramanları. Oysa onlar, o sırada bile Almanya’da, Slovakya’da, Macaristan’da, Rusya’da, Hindistan’da, Mısır’da fabrikalar kuruyorlardı. Fıtratlarında grev olmayan, “iyi ki OHAL var da grevleri yasaklıyoruz” diyenlerin önüne attınız işçiyi, aslanların önüne atar gibi. Bir yandan yasaklarla boğuşurken bu işçi, öte yandan da, Bulgaristan’da, Hollanda’da, ABD’de, İspanya’da ve İtalya’da fabrikalar kurmayı sürdürüyorlardı. Oysa grev yasakları yasadışıydı. Anayasa Mahkemesi dedi, Danıştay dedi, “yasaklarınız hukuk dışı” dedi. Ama ne fıtratında grev olmayanların hukuka uymaya niyeti vardı, ne de sizin işçinin gerçeğini görmeye çalışmak... Yeniden hukuk dışı yasaklara ittiniz işçiyi. Sıfırdan kurduğu tesisi 40 fabrikaya çıkaran işçiye üç kuruşu çok gördünüz. Seneler, seneler boyu hem de. Ve şimdi, 300 işçiyi sokağa atmaya hazırlanıyorsunuz. Sebep? Bir fırın kapatılacakmış.

CUMHURİYETE SORDUNUZ MU?

Bu işçi size bırakın bir fırını, 10, 20 fırını, tam 40 fabrika dikti. Hem de dünyanın her yerine. Hem de bayrağı en yükseklere dikerek. Bir fırın için 300 işçiyi sokağa atacaksanız, 40 fabrikanın ahını alırsınız. Nene Hatunlara, Çanakkale’den dönmeyen 15’liklere sordunuz mu? 40 fabrikaya, yıllar yılı boğaz tokluğuna çalışmaya sordunuz mu? Boyundaki fıtığa, dizlerdeki bozulmaya, kopan liflere sordunuz mu? Cumhuriyete sordunuz mu? Cumhuriyet, kendisini düze çıkaranı tekmelemek olamaz. Şişecam 5 bin kişilik aile ise, aile gibi davranmalıdır. Bu işçiye nankörlük yapmayacağınızı biliyorum. Tarih bilinciniz, topluma bağlılığınız ve üretene saygınız buna el vermeyecektir. Selam ve saygı ile.

bottom of page