top of page

 

 

 

 

                              Mehmet Bedri Gültekin/Türkiye milleti olabilir mi?

 

 Leyla Zana, milletvekili yemininde “Türkiye milleti” ifadesini kullandı. Kendi kafasına göre “Türk Milleti”nin adını Türkiye milleti olarak değiştirdi.
Leyla Zana, AKP’nin arkada kalan yıllarda “Türk Milleti” kavramına karşı yürüttüğü kavgadan da cesaret almıştır ve iktidara yeni Anayasa konusunda bir mesaj vermiştir.
Nitekim yemin olayının ardından Erdoğan cephesinden hiç ses çıkmadı. Aynı durum CHP için de geçerlidir.
Emperyalizm “Türk Milleti”ne karşı bir savaş açmıştır. Ve bu savaşta öne çıkanlar, AKP ve CHP gibi Partilerin bu saldırı karşısındaki teslimiyetçi tutumlarından cesaret almaktadırlar.

Kısa tarihçe
Hiçbir milletin adı, kişilerin veya bir takım heyetlerin kararı ile verilmemiştir.
Milletler, adlarını tarih içinde alırlar. Ve birçok durumda milletlere adları, onlarla ilişkide olan başka halklar tarafından verilmiştir.
Türk milletinin adı MS 6. yüzyılda bir devlet olarak ortaya çıkan Göktürk kavminden geliyor. Göktürkler, devletleri yıkıldıktan sonra büyük bir kırımdan geçtiler. Tarihçiler, Göktürklerden geriye kalanların daha doğuya göçtüğünü ama buralarda da saldırıya uğradıklarını ve neredeyse yok edildiklerini yazar.
Kavmin akıbeti böyle oldu ama adları zaman içinde aynı dili konuşan diğer kavimlerin ortak adı olarak yabancılar tarafından kullanılmaya devam edildi.
10. yüzyıldan itibaren Batılılar ve Araplar, Batı Asya’ya gelen Oğuzlar için de “Türk” adını kullanmaya başladılar.
O zamandan beri Anadolu coğrafyasında yaşayan herkes, Batılılar açısından “Türk”tür.
20. yüzyılın başlarında, o zamanlar Osmanlı toprağı olan Suriye coğrafyasından Latin Amerika’ya göçen Hristiyan Araplar bile aradan yüzyıl geçmesine rağmen hala “El Turco”durlar.
Türk adının tarih içinde nasıl ortaya çıktığının kısa hikâyesi bu şekildedir.

Farklı kavimlerin bileşimi olarak millet 
Bütün milletler tarih içinde çok çeşitli kavimlerin kaynaşmasıyla ortaya çıktılar. Etnik bakımdan saf bir millet dünyada yoktur.
Tarihçiler, 9 ve 13. Yüzyıllar arasında Orta Asya’dan Anadolu’ya 500 bin ile 1.5 milyon arasında değişen rakamlarda insan göçü olduğunu söylerler. Aynı dönemde Anadolu’da farklı etnik topluluklardan yaklaşık 7 milyon insan yaşıyordu.
Türklerin hakim kavim olarak, kurulan devletlerin başında oldukları yaklaşık bin yıl boyunca yerli nüfusun önemli bir kısmı Türkleşti.
Bütün milletler, toplumlar Feodalizmden Kapitalizme geçerken tarih sahnesine çıktılar. Belli bir coğrafyada yaşayan, ortak bir ekonomiyi paylaşan, aynı dili konuşan ve tarih içinde yaratılmış ortak bir kültüre sahip topluluklar, siyasal bir eylemle, milli devleti kurma eylemi ile “millet” oldular.
Mustafa kemal Atatürk bu tarihsel gelişmeyi “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” diyerek ifade etti.
Yani Mustafa Kemal kendi kafasından bir millet adı uydurmamıştır. Yaşanan bir olguyu dile getirmiştir.

Emperyalizm “millete” ve “milli devlete” düşman
Elbette millet olmak bir süreçtir. Bu anlamda Türklerin milletleşme sürecini henüz tamamlamadıklarını söyleyebiliriz.
Milli devletleri yıkmak için saldırıya geçen emperyalizm, hedefine ulaşmak için “millet”i hedef alıyor.
Millet parçalanırsa, üzerinde yükselen milli devlet yok edilebilir. Son otuz kırk yıldır Batılı merkezlerde kotarılan, özgürlük ve demokrasiyi, her bir etnik ve dinsel grubun ayrı ayrı örgütlenmesi ve kendini yönetmesi olarak tarif eden neoliberal anlayışın hedefi, gelişmekte olan dünyadaki milletleri ve milli devletleri çözmek, dağıtmaktır.
Leyla Zana’nın TBMM kürsüsünden dile getirdiği “Türkiye Milleti” kavramı da bu çerçevede ifade edilmiştir.

Emperyalizm kaybedecek, Türk Milleti kazanacak
Bu bir projedir. Bin yıldan bu yana tek bir millet olma yolunda ilerleyen ve çok önemli mesafe almış olan Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayırmak amaçlıdır.
Bu proje tek bir şekilde, ABD’nin bugün bölgemizde yürütmekte olduğu saldırı başarıya ulaşırsa hedefine ulaşabilir.
Ama ABD kaybetmiştir. ABD’ye dayanarak yeni “milletler” inşa etmek boşuna bir çabadır.
Aynı topraklarda içiçe yaşayan, aynı dili konuşan, ortak bir ekonomik yaşantıları olan ve büyük çoğunlukla son 30 yılın bütün baltalama gayretlerine rağmen hala ortak duygulara sahip olan Türkleri ve Kürtleri birbirinden ayırmak boşuna bir çabadır.
Türk ve Kürt etnik toplulukları, “Türk Milleti” olarak tarihi yürüyüşlerine devam edeceklerdir.

Mehmet Bedri Gültekin
ulusalkanal.com.tr

bottom of page