top of page

İlaçta bağımlılığa son verilmeli

ilaç.jpg

YERLİ İLAÇ ÜRETİMİ İÇİN ATILIM VE SEFERBERLİK

Tek çözüm dışa bağımlılığı azaltmak ve tam manasıyla yerli ilaç üretimine geçmektir! Yerli ilaç üretimi konusunda önemli ve olumlu bulduğumuz birtakım adımlar atılmaktadır. Ancak devletin ilgili kurumlarının çeşitli raporlarına da yansıyan ve AB’ye tam üyelikten medet uman anlayışlarla köklü ve kalıcı çözümler üretmek mümkün değildir. Üretimi değil ihracatı esas alan görüşler hatalıdır.

Halkçı, kamucu sağlık anlayışıyla, devletin etkin müdahalesi ve planlamaları ekseninde yerli ilaç üretiminde atılım yapılmalıdır.

Vatan Savaşının ihtiyaçlarını karşılamak ve halk sağlığını güvenceye almak için Milli İlaç Sanayiinin inşa edilmesi ve Milli İlaç Politikası geliştirilmesi şarttır. Vatan Partisi olarak bu konudaki görüşlerimizi kamuoyunun bilgisive değerlendirmesine sunuyoruz:

1. Sağlıklı yaşamak her yurttaşın temel hakkıdır, devlet yurttaşını sağlıklı yaşatmakla yükümlüdür. İlaç, aşı, serum, kan ürünleri, tıbbi malzeme ve cihazda temel ihtiyaçların sağlanması yerli üretime dayandırılmalıdır. İthalatta kamu disiplini sağlanmalı, yerli üretim teşvik edilmelidir. Tıbbi ithalat ve yabancı yatırım izinleri kamu sağlığının ihtiyaçları ve yerli üretimin geliştirilmesi şartına bağlı olmalıdır.

2. ABD ve AB tekellerine bağımlılık düzeyindeki ilişkilere son verilmelidir, Avrasya ülkeleriyle işbirliğine önem verilerek çok yönlü ve dengeli bir dış ticaret geliştirilmelidir.

Reklamdan sonra devam ediyor 

 

3. Yerli üretimin önündeki en önemli sorun hammadde teminidir. Hammaddede dışa bağımlılık üretimin aksaması riskini doğurmaktadır. Ülkemizin eczcacılık ve kimya alanındaki insan birikimi ilaç üretiminin her aşamasında olduğu gibi hammadde üretiminde de ihtiyacı karşılayacak niteliktedir. Türkiyemizin tıbbi bitki zenginliğini değerlendirerek hammadde ihtiyacını önemli ölçüde gidermek mümkündür. Bitkisel ve kimyasal kökenli hammaddeler ülkemizde kolaylıkla üretilebilir.

4. Devlet eliyle ilaç fabrikaları açılmalıdır.

5. Eczacılık eğitimi bu ihtiyaçlar doğrultusunda gözden geçirilmelidir. Eczacılık fakültesi mezunlarının büyük bir kısmı serbest eczacılık yapmayı tercih etmektedir.Eczacılık fakültelerinin ve her yıl buradan mezun olan öğrencilerin sayısını göz önünde bulundurduğumuzda; Türkiye’nin her köşesinde eşit ve adil bir biçimde eczane ihtiyacının karşılandığını varsaysak bile eczacı fazlalığı oluşacağı görülmektedir. İlaç üretimi bilgisine sahip meslek grubu olarak eczacılarımızın endüstride istihdam edilmesinin önü açılmalıdır.

6. Biyoteknolojik ilaç üretmek ve yeni ilaç molekülleri geliştirebilmek için AR-GE yatırımlarına önem verilmeli, özellikle ruhsatlandırma konusunda bürokratik sorunlar aşılmalıdır. Dünya ilaç pazarında önemli bir yer edinen Çin, Hindistan gibi Asya ülkeleri ile AR-GE çalışmaları, teknoloji transferi ve hammadde temininde işbirliği artırılmalıdır.

7. Eczacılık alanında köklü bir kooperatif geleneğine sahibiz. Dağıtım kooperatifleri güçlendirilmeli, üretim kooperatiflerinin kurulmasına destek verilmelidir.

8. Vatandaşın cebinden her geçen gün ilaç harcamaları için daha fazla para çıkmaktadır. Bunun önlenebilmesi için de Sağlık Bakanlığı’nın ve SGK’nın bütçesi artırılmalı ve doğru kullanılmalıdır.

9. Sağlık sistemimizin devrime ihtiyacı vardır. Sağlıkla ilgili tüm çalışma alanlarında yapılacak düzenlemeler koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesini esas almalıdır. Piyasa değil insan odaklı yaklaşım benimsenmelidir. Devlet ve toplum eczacıları tüccar değil “sağlık danışmanı” olarak görmelidir. Meslektaşlarımız da bu konuda gerekli gayreti götermelidir. Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi eczacının sağlık danışmanı rolünün pekişmesine katkı sağlayacaktır.

10. İthal ilaçlarla aynı etken maddeyi taşıyan ve yerli ilaç sanayimiz tarafından üretilen eşdeğer ilacın üretilmesinden hastaya sunulmasına kadar hekimler ve eczacılar ortak irade koyarak yerli üretimi korumalıdır. Kamu spotları başta olmak üzere bütün propaganda olanakları devreye sokularak eşdeğer ilacın güvenilirliği hususunda toplum bilgilendirilmelidir. Bilinçsiz ve reçetesiz ilaç kullanma alışkanlığı ile mücadele edilmelidir.

11. Çağdaş Eczacılar Derneği İzmir Şubesi’nin bir çalışmasında, ilaç son kullanma tarihlerinin kısaltıldığı belirtilmektedir. Bu ilaçlar gereksiz yere çöpe atılmakta, yarılanma ömrü uzun olan bazı ,ilaçlar doğada uzun süre kalmakta, çevre kirliliği yaratmakta ve milli kayba yol açmaktadır. Çok daha uzun süre etkinliğini koruyabilen ilaçların raf ömrü ile ilgili gerekli bilimsel çalışma ve denetimler yapılmalıdır.

12. Ekonomik kriz nedeniyle hastanın ilacını temin edememesi hasta-eczacı ve hasta-hekim ilişkilerinde de bozulmalara yol açabilir ve şiddet ortamını körükleyebilir. Halkımızın sağlığı kriz nedeniyle zarar görmemeli ve krizin faturası sağlık çalışanlarına kesilmemelidir. Bu nedenle toplumda krizin nedenleri ve çözümleri konusunda farkındalık yaratılmalı, ulusal ilaç politikasının uygulanabilmesi için seferberlik başlatılmalıdır.

Milli İlaç Sanayiinin geliştirilmesi ve Milli İlaç Politikası’nın uygulanması için başta eczacılar olmak üzere tüm sağlık çalışanlarına, meslek odaları ve sendikalara, ilaç endüstrisi işverenlerine, üniversitelere ve medyaya görevler düşmektedir. Ülkemiz bu görevi yerine getirecek insan birikimine sahiptir."

bottom of page